UMUDUN TÜKENİŞİ Mİ? DEVLET BEY “YOLUNUZ, YOLUMUZ DEĞİL ARTIK”
ZİYA GÖKALP, HAMDLLAH SUPHİ TANRIÖVER , ÖMER SEYFETTİN VE MUSAFA KEMAL’ DEN BAŞLATIRSAK 115 YILLIK, NİHAL ATSIZ ,ALPARSLAN TÜRKEŞ , REHA OĞUZ TÜRKKAN VE ARKADAŞLARINDAN BAŞLATIRSAK 85 YILLIK, ALPARSLAN TÜRKEŞ’İN MİLLİYETÇİLİĞİ “SİYASİ BİR AKSİYON HALİNDE” TÜRK SİYASİ HAYATINA DAHİL ETTİĞİ 1969 YILINDAN BAŞLATIRSAK 55 YILLIK BİR MÜCADELE, “BİR FANİNİN TESLİM OLMASIYLA” SONLANDIRILAMAZ!…
Türk Töresinde “Devlet ebed müddet” yani devletin ebediyyen yaşatılması düstüru bir temenniden çok bir ülkü, bir hedeftir.
Türk hükümdarlar, liderler, ilhanlar, hakanlar, kaanlar millete hizmet ederken ; Devlete de bir kutsiyet atfetmişlerdir. Halk(budun) da, daima devlete kutsallık Hakan’a da bir çeşit kut atfetmiş, yakıştırmıştır.
Tarihin her döneminde var olan Türk Milleti “ Millet olma bilinciyle hareket eden” ilk milletlerden biridir. Öyle ki ; Göktürk Yazıtlarında Bilge Kağan’ın : “Türk Oğuz Beyleri, işitin! Üstte gök çökmedikçe, altta yer denizi delinmedikçe, ilini töreni kim bozabilir?”
Vecizesi , bir slogandan öte, birlik olmak gerektiği hususunda bir yol göstericidir.
Binlerce yıllık şanlı bir tarihe sahip, tarihin hiç bir döneminde hiç bir topluma inancı, dini, dili kökeni üzerinden baskı yapmamış, tam tersine “farklılıkların korunması için” güvence olmuş Türk Devletleri ve onların devamı olan Türkiye Cumhuriyeti Büyük Önder Atatürk’ ün ifadesi ile “ Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ ni kuran halka Türk denir” ve “Ne Mutlu Türk’üm Diyene “ sözleri Türkiye’ nin kuruluş manifestosu olmuştur.
MİLLİYETÇİLİK SİYASİ BİR AKSİYON.
1965 Yılında merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş ve arkadaşlarının Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’ ne (CKMP) katılımıyla kendisine bir yuva bulan Türkçü-Milliyetçi Kadrolar , milli şuur sahibi vatandaşlarımız ve “ bir avuç milli değerlere sahip genç - üniversite öğrencisi” 1948’ de merhum Mareşal Fevzi ÇAKMAK’ ın kurduğu Millet Partisi(MP) temelleri üzerinde isim değişikliği yaparak faaliyetlerini CKMP olarak sürdüren “ partilerini” sahiplendiler. Felsefi/Fikri planda Türkçülük akımının siyasetteki tensilcileri olan Alparslan Türkeş ve arkadaşları (usta, çırak münasebetiyle ) eğittikleri, yetiştirdikleri gençlerin bu “ milli aksiyonu” sahiplenmelerini sağladılar.
Merhum Başbuğumuzun ifadesiyle ;“ Benim üç eserim var: Milliyetçi Hareket Partisi, (MHP),Ülkü Ocakları ve Avrupa Demokratik Ülkücü Türk Dernekleri Federasyonu ( Türk Federasyon) anılan yapılar, bizzat Alparslan Türkeş tarafından veya O’nun talimatıyla kurulmuştu. İşte dostun da düşmanın da hayranlık ve gıpta ile izlediği, halkıyla bütünleşmiş, milletinin değerleriyle barışık, devletine aşık, mücadeleci, mütevazı ama vakur “Ülkücü Gençlik “ kendilerini, “şahsi ikballerini hiçe sayarak” 1968 yılından itibaren “ kökü dışarda fikirlerle” mücadele ortamında buldular.
Bu dönemde zÜlkücüler;” Kanımız Aksa da Zafer İslamın” derken siyasal islamcılar Türkiye’ yi kastederek “Dinsiz Devlet Yıkılacak Elbet” SSCB güdümündeki MARKSİT/ LENİNİST Sol akım ve MAO’ cular PROLETERYA DEVRİMİ(İşçi Sınıfının devrimi) için mücadele ediyordu.
Türkiye’nin yakın geçmişini daha fazla irdelemeden sadede gelmek istiyorum:
GELELİM SAYIN BAHÇELİ’ NİN “ TALİHSİZ” BEYANINA!
Sayın Bahçeli’nin “ bile isteye Türkiye’ yi bölünmeye götürebilecek bir eylemi yapabileceğine ihtimal vermeyiz tabii ki!
Faka son bir haftadır Türkiye kamuoyunu meşgul eden ifadeleri “ Milliyetçi, bütünleştirici birleştirici bir partinin genel başkanına hiç yakışmayacak ifadelerdir.
Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşları ,Milliyetçi Hareket Partisi ‘ne (MHP) yüzde ile fade edersek %%10-18 arası oy vermiştir. Amma vatandaşlarımızın kahir ekseriyeti (MHP’ ye oy vermeyenler dahil) söz konusu Türkiye’ nin güvenliği ve bütünlüğünün korunması olursa “ en güvendikleri parti olarak MHP’ yi ve “ Ülkücü Gençliği” görmektedir.
Merhum Başbuğ Alparslan Türkeş’ in 1997 yılında vefatının ardından MHP Genel Başkanlığı’ na seçilen Dr.Devlet Bahçeli camia içerisinde kısa zamanda gerekli desteği bulmuş, MHP’ nin ve merhum Alparslan Türkeş’in 35 yıllık mücadelesinin “ semeresini” 1999 genel seçimlerinde toplamış ve MHP’ nin %18 oy almasını ve TBMM’ de temsil edilen 2. büyük siyasi parti olmasını sağlamıştır.
Dr. Devlet Bahçeli 1997 yılı son baharında Almanya’nın Dortmund şehrinde yapılan TÜRK FEDERASYON BÜYÜK KURULTAYInda ilk kez Avrupa Türkleri önünde “ görücüye çıkmış” ve kendisini takdim ederken şu ifadeleri kullanmıştır:”Merhum Başbuğumuzun ardından MHP genel başkanlığı koltuğunu doldurmak, O’ nu aratmamak mümkün değil, O “ Son Başbuğ’ dur” ve yeri doldurulamaz, ben MHP kurultay delegelerinin teveccühü ile genel başkan seçildim, LİDER olmayı hak edip etmediğimizi zaman gösterecek”
Bundan 27 yıl önce söylenen yukarıdaki sözler ne ölçüde cevap bulmuştur? Henüz belli değil!.. Acaba genel başkan olarak seçilen Kişi LİDER olabilmiş midir?
Parti içi Demokrasiyi rafa kaldırmak, meşvereti/ istişareyi terketmek , çoğunluğun sesine kulak tıkamak (mesela: Merhum Alparslan Türkeş’in’ sağlığında geçerli olan parti tüzüğüne göre Kurultay delegelerinin %20 ‘ sinin imza toplamasıyla “ olağanüstü kurultay toplamak” mümkün olurken bu oran Sayın Bahçeli döneminde %50+ 1 delegenin oyunu almayı mecbur haline gelmiştir. Bu da yetmedi , istenilen miktarda “ delege desteği bulan” gruplar yıldırılarak partiden uzaklaştırılmıştır. Türkiye’ de Milliyetçi/Ülkücü olarak kendisini tanımlayan halkın % 25’ i değişik partiler adı altında faaliyet göstermekte ve “ TÜRKEŞ’ in siyasi mirası paramparça bir görüntü vermektedir.
Bütün bu olanlarla birlikte “ Ülkücüleri sokaktan çekmek “ bahanesiyle yüzlerce Ülkü Ocakları şubesini kapattıran Lise ve Üniversite gençleri ile ülkücü fikirlerin buluşturulmasını adeta engelleyen kişi olarak acaba kimi mes’ ul tutmak lazım?
MHP’ yi iktidara taşımamak gibi bir görevi olsa bir genel başkan acaba Sayın Bahçeli’ den farklı mı davranırdı?
MHP, Türk Milleti’ nin umudu, geleceğinin teminatı, hatta Türk Dünyası’nın umudu olmaya mecburdur.
Bu idealleri taşı(ya)mayan, kendisini yetersiz gören kimselerin MHP gibi bir kuruluşun yönetici kadrolarında bulunmaya hakları yoktur.
Bugün kendisini Milliyetçi, Ülkücü çizgide gören, hayatını bu “ kutsal davaya adamış” yüzbinler kendilerine “ yeni bir adres(yuva) “ arıyorsa bunun vebalini MHP’ yi 27 yıldır yönettiğini zanneden idareci kadrolar taşımaktadır.
Ülkücüler, devleti yönetebilecek kadrolara sahipken , onlara bürokraside ve idarede hak ettikleri yeri çok gören İktidar Partisine, ses çıkarmayan MHP yöneticilerinin de sorumluluğu vardır.
MHP’ yi , “adım-adım milletimizin umudu olmak halinden çıkartmaya çalışan” bu kadronun 5 bin Ülkücü Şehidin, istikbalini hiçe sayan on binlerce Ülkücü vatan evladının “ sessiz feryadını” duyması gerekir.
Türkiye eğer ait olduğunu iddia ettiği Batı Uygarlığı’ nın bir parçası olsaydı , siyasi partiler kanunumuz “ biraz” olsun demokratik olsaydı MHP’ de “Her şey Türk için, Türk’ e göre ve Türk Tarafından “ yapılıyor olsaydı hem HAREKET olarak hem de ÜLKE olarak bu sıkıntıları yaşıyor olmazdık.
UMUDUMUZU YİTİRMEYELİM
Türkiye, dahili ve harici düşmanlar tarafından parçalanmak isteniyor, en muhkem durması beklenilen yapılar -belki de mental yorgunluğun etkisiyle- olması gerektiği gibi bir mücadele vermiyor.
Bizler, taşıdığımız değerin farkında olarak, ve Atatürk’ ün Gençliğe Hitabesi’nden kendimize vazife çıkartarak hareket etmeliyiz.
Demokratik yollardan, “Ülkücü İnisiyatifi ele alarak” ve her platformda “ Milliyetçi Hareket Partisi’ nin Türk Milliyetçilerinin siyasi sahadaki adresi olduğunu” haykırarak Türkçülük’ ten nasibini alamamış kadroların elinden “emaneti “ geri almanın yollarını aramalıyız.
Emin olunuz ki ; Milliyetçi Hareket Partisi
“ Devlet Bey’ siz” de şimdikinden çok daha iyi yönetilir, MHP Devlet Bey’ siz olur, fakat ; “TÜRK, DEVLET’ SİZ OLMAZ”
Bölücübaşı, Bebek Katili’ni Meclis Kürsüsüne çağırmak belki Cumhur İttifakı’ nın son çaresidir amma ,milyonlar daima bir UMUT sahibi olmak gerektiğini bilmeli ve ona göre davranmalıdır
ULU ÖNDER ATATÜRK: ”Arkadaşlar! Gidip, Toros dağlarına bakınız, eğer orada bir tek yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki bu dünyada hiç bir güç ve kuvvet asla bizi yenemez."
İşte bizler, bu veciz ifadeden ilham alarak mücadeleyi bırakmamalıyız.
Ülkücüler, önce MHP’yi , mevcut yöneticilerden kurtarıp TÜRKÇÜ bir yönetim kadrosunu iş başına getirmeli, kurtarılmış MHP ile ; Türkiye’yi yönetmeye talip olmalıdır.
Ezcümle, Sayın Bahçeli, lütfen 27 yıldır işgal ettiğiniz koltuğun ya hakkını verip “ Tüm dava arkadaşlarımızı kucaklayarak” birlikte bir “ çıkış yolu” bulunuz, veyahut da MHP yönetimine gerçek manada TÜRKÇÜ/ ÜLKÜCÜ kişilerin gelmesine imkan tanıyınız.
Biliniz ki ; Türkçüler, “ hiç bir şart altında Bebek katili , 40 bin kişinin ölümünden mes’ ul APO’ yu, bulunduğu yerden çıkartıp Meclis Kürsüsünden hitap etmesine müsaade etmez.
Sırası gelmişken merhum dava arkadaşımız, büyüğümüz Ali GÜNGÖR’ ün 57. T.C. Hükümeti sırasında MHP’ nin takip ettiği politikayı eleştirmesi üzerine Sayın Bahçeli’ nin talimatıyla MHP’ den ihraç edilmesinden de söz etmek isteriz:
Büyük dava adamı Ali Güngör partiden uzaklaştırıldıktan sonra, 2003’ de yapılan MHP Büyük Kurultayı öncesi bizzat Dr.Devlet Bahçeli tarafından telefonla aranarak Partiye davet edilmiş, aynı şekilde 2011 genel seçimleri öncesi davet yinelenmiştir. Ali Güngör Bey, vaki davetlere “ yazılı” bir cevap vermiş ve şu ifadelerde bulunmuştur:
“ Tüzük ve program kurultayı olarak büyük kongreyi toplayıp Ziya GÖKALP’IN, Büyük ATATÜRK’ÜN ve TÜRKEŞ’İN yolunda taahhütlerinizi yenileyin.
Bu durumda kimseden davet ve hiçbir makam ve mevki beklemeden varımla yoğumla MHP’İN iktidarı için çalışırım.”
Şu anda “ Partisini arayan ÜLKÜCÜLER de aynı beklenti içerisindedir.
ALPARSLAN TÜRKEŞ’ İN ÜLKÜCÜLERE HİTABEN SÖYLEDİKLERİ:
*Hepiniz birer Türk Bayrağı’sınız.
Bayrağı lekelemeyin, kirletmeyin yere düşürmeyin.
*Bölünme kabul etmez, kutsal bir bütün halinde Büyük Türkiye’yi yeniden inşa edeceğiz.
Yorum Yazın