“Adaletin olmadığı yerde vicdan sadece bir süs eşyasıdır.” Günlük Alman gazetelerini elimden geldiği kadar takip etmeye çalışıyorum. En çok satan gazetelerden birinin yazarının son yorumunu okuyunca dikkat kesildim.
Bir çocuk parkına yapılan saldırı sonrası Putin’e ültimatom verilmesi gerektiğini savunuyordu. Ukrayna şehirlerinin bombalanmasını kınıyor, savaş suçlarından söz ediyor ve yeni silah sevkiyatlarının gündeme gelmesini öneriyordu.
Haklı mı? Elbette. Ancak eksik. Hem de fazlasıyla. Şu bizim Almanları anlamakta bazen gerçekten zorlanıyorum. Söz konusu Ukrayna olunca savaş suçları açıkça dile getiriliyor, siyasi çağrılar ardı ardına sıralanıyor.
Ama Gazze’de 50 binden fazla insan katledilirken bunların 35 bini çocukken aynı kalemler neden bu kadar sessiz kaldı? Aynı öfke, aynı adalet duygusu, aynı siyasi kararlılık neden orada gösterilmedi? Görüyoruz ki bazı çocuk parklarına atılan bombalar manşetlere taşınıyor; bazıları ise sessizliğin gölgesinde kalıyor.
Bazı ölümler “savaş suçu” olarak tanımlanıyor, bazılarıysa sanki hiç yaşanmamış gibi geçiştiriliyor. Vicdanlar da adeta haritalara göre çalışıyor. Putin’e ültimatom çağrısı yapılıyor. Peki, aylarca süren bombardımanlarda çocuklar, kadınlar, siviller hayatını kaybederken neden benzer bir çağrı yapılmadı?
Bu sessizlik de bir tercih değil mi? Eğer adalet, yalnızca belli coğrafyalara uğrayan bir misafirse; o zaman kimin ne söylediğinden çok, ne zaman sustuğu daha anlamlı hale geliyor.
Bu yüzden ben de bu yazıyı şöyle bitirmek istiyorum: Gazze’de ölen çocuklar için de bir gün başyazı yazmaya karar verirseniz, geç kalmayın. Çünkü çocuklar beklemez. Ama tarih bekler, ve günü geldiğinde hepsini kaydeder.
Yorum Yazın