HÜKÜMET TARİHİNİN EN CİDDİ SORUNLARIYLA KARŞI KARŞIYA
28 Mayıs’ da yapılan ikinci tur Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde elde ettiği başarıyla 3. Kez Cumhurbaşkanı seçilmeyi başaran Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Ülke içinde çözülmesi gereken yığınla problemin yanısıra; “ Avrupa Türkleri’ ne yönelik” vaatlerini de yerine getirmek hususunda hassas davranmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Kasım 2002’ den bu yana AKP tarafından (son 2 seçimde MHP’ nin desteğiyle) yönetilmektedir. Başta Ülke bütünlüğünü korumak, terörle mücadele, sınır güvenliği “ azınlık ırkçılığına dayalı Marxist bir yapı olan, ülkemizi parçalamak isteyen kanlı terör örgütü PKK” ile mücadele, (büyüyüp beslenmesine göz yumduğu) FETÖ terör örgütünü tesirsiz hale getirmek gibi hayati öneme sahip sorunların çözümü için çaba sarfetmeli ve “sonuç alıcı” icraatlarda bulunmalıdır. Anılan problemlerle birlikte, Sayın Cumhurbaşkanı ve kabinesi sınır komşularımız ile olan “ anlaşmazlıkları gidermek” , dostane ilişkileri tesis etmek gibi sorunları, Mavi Vatan ve son dönemde Yunanistan’ ın işgal ettiği 18 adacık, kayalık ve ada’ nın Türkiye’ ye terk edilmesini sağlamak konusunda gayret sarfetmelidir.
Türkiye, bütün bu sorunların yanısıra tarihinin en büyük ekonomik sorunları ile karşı karşıya bulunmaktadır. İSRAF EKONOMİSİNDEN VAZ GEÇİLMELİ, TASARRUFA ÖNCE DEVLET KURUMLARINDA BAŞLANMALI. Türkiye Cumhuriyeti Devleti makam aracı saltanatı başta olmak üzere, “ Saray’ ın harcamaları, uçak filosu , yazlık-kışlık saraylar, koruma ordusu ve danışmanlar kadrosunu gözden geçirmeli,fazladan olan uçakları, makam araçlarını elden çıkartmalı tasarruf tedbirlerine başlamalı, halk’a “ ben de kemer sıkıyorum” üretime ve tasarrufa yönelik politikalar izliyorum” demelidir… Daha önce elden çıkartılan “ stratejik Kamu İktisadi Teşekkülleri (KİT) Şeker Fabrikaları ve SEKA gibi fabrikalar çağın ihtiyaçlarına göre “ devlet eliyle veya devlet desteğiyle”yeniden kurulmalı veya ihya edilmelidir. Türkiye 100 Vilayet 1000 İLÇE sayısına ulaşmayı, yeni iller ve ilçeler kurmayı gündeme getirdiği şu dönemde 30 BÜYÜKŞEHİR Belediyesi nin neler getirdiğinin MUHASEBESİNİ iyi yapmalıdır. “ Zoraki Büyükşehirlerin” kurulmasıyla tarım ve hayvancılığın gerilediği illerimizin durumu incelenerek yeni çözümler bulunması, bu şehirlerden göçün durdurulması hatta “ tersine göçün teşvik edilmesi” gerekir. TÜRKİYE “ TARIM KENTLERİ” MODELİNİ UYGULAMALIDIR. Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) nin Merhum genel başkanı Alparslan TÜRKEŞ’ in kaleme aldığı ve MHP ile özdeşleşen “Milli Doktrin” Dokuz Işık kitabında ortaya koyduğu “ umdelerden biri olan” Tarım Kentleri, özellikle şu sıralarda gündeme alınmalıdır.
Sayın Dr. Devlet BAHÇELİ’ nin gündeme getirdiği “100 Vilayet, 1000 İlçe” projesi/teklifi gündeme alınırken, Tarım Kentleri kurulabilecek, bucak, belde ve köyler belirlenmelidir. Uygulanacak yeni Tarım ve Hayvancılık politikaları ve Tarım Kentlerinin tesis edilmesiyle bu “ cazibe merkezi” yerleşim birimlerinde başta eğitim, sağlık ve güvenlik konularında vatandaşlara erişim sağlanabilecek, büyük şehirlerden “ köye dönüş” cezbedici bir hal alacaktır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Milleti ile el-ele, omuz omza, vererek “ milli “ bir tarım ve hayvancılık politikası belirlemeli, toprağından kopan(koparılan) yeni nesillere toprağa bağlılık, hayvancılık, meyve yetiştiriciliği, ceviz ,badem, nar , ayva başta olmak üzere sert kabuklu yemiş ve dayanıklı meyve yetiştiriciliğinin “ geçim kaynağı olabileceğine gençler ve tüm halkımız ikna edilmelidir.
AVRUPA TÜRKLERİ “ VAATLERİN TAKİPÇİSİ’DİR”
Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlarının yaklaşık 7 milyonu İş -emeğin dolaşımı, yerleştikleri ülkelerde esnaflık-ticaret yapmak, sanayi yatırımlarını gerçekleştirmek, eğitim amaçlı olarak yurt dışında yaşamaktadır. Bu sütunlarda defaatle sıraladığımız üzre; vatandaşlarımız bulundukları ülkelerde çözümlenebilecek (çözülmesi gereken) sorunları olduğu gibi, Türk Devleti tarafından çözülebilecek sorunlarla karşı, karşıya bulunmaktadır. Yurt dışı hizmet sürelerinin borçlanılması suretiyle SGK’ dan emekli olmak, kanunen halen mümkün olmakla beraber;“ günlük prim miktarının çok yüksek olmasından dolayı “ artık fiilen mümkün gözükmemektedir. Primlerin tıpkı Türkiye’ de yaşayıp emekliliği hakedenlerin ödedikleri günlük prim miktarı( net asgari ücretin % 32’ si tutarında) çekilmesi halinde hem “ eşitlik sağlanmış olur, hem de özellikle birinci kuşak ve ikinci kuşak gurbetçilere bi ek imkan sağlanmış olur. Bunun dışında Yurt dışından getirilen otomobillerin Türkiye’ de daha uzun düre(örneğin4-5 yıl) kalmasına imkan sağlanmalıdır. Ayrıca; Yurt dışında yaşayanların Türkiye’ ye getirdikleri cep telefonlarından “ sembolik” bir bandrol ücreti alınması (Şu anda 20 bin ₺ isteniyor) beklentiler arasında yer alıyor.
Yorum Yazın