Türkiye’de izinli olan Ali İmamoğlu gibi kıymetli bir dostun telefonuyla öğrendiğim bu hikâye, yaşanan benzer pek çok olay gibi, Türkiye’deki bürokrasinin insan hayatını nasıl karmaşıklaştırabildiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Gurbetçi bir aile, Türkiye’de yaşamayı seçmiş. Eşlerden biri Alman vatandaşı ve mavi kart sahibi, diğeriyse Türk asıllı. Çifte vatandaşlık için Türk vatandaşlığına başvuruda bulunmuşlar.
Ancak süreç, tamamlanmış gibi görünse de, son anda karşılarına çıkan bir bürokratik engel yüzünden adeta bir çıkmaza girmiş. Tüm belgeler hazırken, Almanya’dan medeni hali belgeleyen “apolettli” bir belge talep edilmiş. Ancak ailenin ikameti Türkiye’de. Bu belgeyi temin etmek için Almanya’daki bir akrabalarına vekâlet vermişler. Ne var ki, Almanya’da başvurulan ilgili makamlar, “burada yaşamıyorlar, adresleri yurtdışında, bu belgeyi veremeyiz” diyerek süreci tıkamış.
Peki ellerinde evlilik cüzdanı varken, hâlâ medeni hal belgesi neden isteniyor? İnsanların zaten evliliklerini kanıtlayan resmi bir belge mevcutken, bu belgelerin tekrar tekrar talep edilmesi neden? Daha da önemlisi, bu engelleri çıkaran sistem, aynı zorlukları Suriyeli sığınmacıların vatandaşlık işlemlerinde de uyguluyor mu? Yoksa Türk asıllı Alman vatandaşlarına mı özel bir bürokratik zulüm var? Mavi kart sahipleri, Türkiye’ye aidiyet hisseden ve burada yaşamak isteyen insanlardır.
Onlara zorluk çıkarmak yerine, süreçlerin daha kolaylaştırıcı ve teşvik edici olması gerekmez mi? İnsanların ülkemize olan bağlılığını pekiştirmek varken, neden onları bürokratik labirentlerde boğuyoruz? Bu tür olaylar, ülkenin vatandaşı ya da vatandaşı olmak isteyen insanlar üzerinde büyük bir hayal kırıklığı yaratıyor. Türkiye, bu kadar karmaşık ve yıpratıcı süreçlerle kendi insanını ve geleceğini kaybetme riskiyle karşı karşıya.
Ne yazık ki, benzer zorlukları Almanya’da yaşayan bizler de sıklıkla tecrübe ediyoruz. Türkiye’de yaşanan bu tür bürokratik engeller, yurtdışında yaşayan milyonlarca Türk’ün yaşadığı sorunların bir yansıması Bürokrasi, çözüm için değil, engel çıkarmak için mi var? Bu soruların cevabını aramak ve gerekirse çözüm için sesimizi yükseltmek hepimizin görevi. Çünkü bu sistem yalnızca bireyleri değil, Türkiye’nin geleceğini de kaybetme riski taşıyor.
Yorum Yazın