UGC Haber Merkezi / Mersin
Uluslararası Gazeteciler Cemiyeti (UGC) Mersin Şubesi Yönetim Kurulu ile şube üyeleri tarafından günümüz koşullarında büyük bir erozyona uğrayan gazetecilik mesleğini masaya yatırmak ve mesleğin problemlerine çözüm bulmak, gazetecilik mesleğinin etik, ekonomik ve ifade özgürlüğü konularını içeren bir çalıştay düzenlendi.
Çalıştaya; UGC Mersin Şube Başkanı Gültekin Hakan Koçman, Başkan Yardımcısı Ali Gültekin, Yönetim Kurulu Üyelerinden Av. Bilgin Yeşilboğaz, Melike Irmak Bolcal,Ali Yıldız,Uğur Pişmanlık ile UGC Mersin Şube Üyelerinden Ali Daylam,Tayfun Tuna,Alper Tolga Akkuş,Halil İbrahim Nurbel, Sosyolog Ebru Şepetçi ve Nihal Erdem Teknik ve Mesleki Anadolu Lisesi 12. sınıf stajyer öğrencileri İsra İsa ve Şükriye Erçağ katıldı.
Başkan Koçman “Gazetecilik Mesleğinin Hak Ettiği İtibarı Tekrar Kazandırmak Gerekir”
Toplantının açılış konuşmasını yapan UGC Mersin Şubesi Başkanı Gültekin Hakan Koçman, yönetim kurulu ve üyeler ile yapılan istişareler sonucunda bu toplantıyı yapma kararı aldıklarını ifade etti. Gazetecilik mesleğine, özellikle yerelde, hak ettiği saygı ve itibarın geri kazandırılması gerektiğinin altını çizen Başkan Koçman, pek çok kişinin gazeteci kimliği altında mesleği kişisel çıkarlarına ulaşmak için bir araç olarak kullandığını vurguladı. Bu durumun mesleğin itibarını ve toplumun kamusal sağlığını ciddi anlamda zedelediğini belirten Başkan Koçman bu tür kişilerin aslında mesleğin çok yüksek olan etik standartlarını hiçe saydığını ve mesleği itibarsızlaştırdığını belirtti. Özellikle Mersin’de uzun zamandır gazetecilik mesleği alanındaki sorunların dokunulmadan sürdüğünü belirten Başkan Koçman, bu çalıştayın amacının artık bu mesleğe hak ettiği itibarı geri kazandırmak için bir yol haritası hazırlanması olduğunu ve bu bağlamda gazetecilik örgütlerine büyük sorumluluk düştüğünü belirtti.
Akkuş “Sakat gazeteciler için en büyük sorun sürdürülebilirlik.”
Toplantıda engelli gazeteciler adına ilk sözü alan Alper Tolga Akkuş, öncelikle sakat kişiler için durumlarını daha nazikçe ifade etmek adına kullanılan “Engelli” gibi sözlerin kullanılmasını yanlış bulduğunu ve bu yüzden Açık Radyo’da Sakat Muhabbet adıyla program yapmaya karar verdiğini söyledi. Akkuş kendisinin emekli olduğu için şu anda geçinebildiğini ve Açık Radyo’da yaptığı programlar için de herhangi bir ücret almadığını belirtti. Akkuş, “İşimizi seviyoruz, yaptığımız işin geri dönüşünü alıyoruz ama maalesef işimizin karşılığını alamıyoruz.” dedi. En son programında Ankara’dan ağır engelli bir gazeteci arkadaşını radyoya konuk olarak aldığını ve o kişinin de aynı şeylerden bahsettiğini söyleyen Akkuş arkadaşının “Alper, kitaplar yazıyorum, haber yapıyorum ama ben sakat olduğum için haber yaptırmanın bile bana bir iyilik yapmak olduğu gibi bir algı var. Sakatlar haber yapınca, bunun ona iyilik yapmak olduğu gibi bir algı oluşuyor.” dediğini ifade etti. Bu yüzden engelli gazetecilerin meslekte para kazanamadıklarını bu yüzden mesleklerini sürdüremediklerini belirtti.
Pişmanlık; “ Faizcilik, ihalesiz iş alma, müteahhitlik ve aklınıza ne iş geliyorsa yapan insanlar bunlar.”
Önce gazeteci ve gazete sahibi ayrımı yapmak gerektiğini söyleyen Pişmanlık, eğer bir kişi ticaret ile uğraşıyorsa ve kendisine gazeteciyim diyorsa bu kişiye gazeteci değil gazete sahibi denmesi gerektiğini belirtti. Pişmanlık gazetecilik mesleği ile uğraşan pek çok kişi hakkında ise; “Şu anda ben Tarsus’u ve Mersin’i düşünüyorum. Herkes korku içerisinde. Şantajcı, avantacı ve gazetecilik dışında her işi yapan; faizcilik, ihalesiz iş alma, müteahhitlik ve aklınıza ne iş geliyorsa yapan insanlar bunlar. İş adamları da dahil olmak üzere herkes bu kişilerden korkuyor ve çekiniyor.” ifadelerini kullandı. Bu konularla ilgili geçmişte yaşadığı farklı deneyimlerden de örnekler veren Pişmanlık, “Bu kişilerin hakkınızda iyi de yazsalar, kötü de yazsalar mutlaka bir avantaları vardır.” dedi. Konuşmasının devamında da bu tür gazeteciler ile ilkeli ve ahlaklı gazetecilerin hesaplaşması lazım diyen Pişmanlık, iyi uygulamaların da ortaya konup ödüllendirilmeleri gerektiğini böylece iyinin kötüden daha net bir şekilde ayırt edilebileceğini belirtti. Gazeteciler ve filozoflar arasında da bağ kuran Pişmanlık aklını ve vicdanını kaybetmiş gazeteci, gazeteci değildir dedi.
Irmak, “Gazetecinin görevi gerçeğe sadık kalmaktır”
Konuşmaların devamında söz alan Melike Irmak Bolcal da mesleki etik konusunda şunları söyledi, “Bir etik kuralı da ortaya koymalıyız; bir gazetecinin nasıl olması gerektiği konusu. Gazetecinin bir duruşu olmalı. Bize akademide bu etik kuralları hep öğrettiler. Bir gazetecinin etik kuralları bellidir. Gazetecinin para ile işi olmaz, gazetecinin yandaşlıkla işi olmaz. Gazeteci kamu yararına çalışan kişidir. Gazetecinin halkın sesi, gözü, kulağı olması gerekir. 99 yılında ben alanda işe başladığımda, bu işin akademisini görmeden sahada çalışırken bile gazeteci ağabey ve ablalarımızın bize söylediği şey şuydu; ‘Sizin yaptığınız işin maddi bir karşılığı yok. Sizin yapacağınız tek şey gerçeğe sadık kalmaktır!’.”
Yeşilboğaz; “ Gazetecilikte yazılı kuralların ve bir otokontrol sisteminin olmamasından dolayı bir sıkıntı var.”
Daha sonra sözü alan Bilgin Yeşilboğaz basını 4. güç olarak ve demokrasinin olmazsa olmazı olarak tanımladı. Basının halkın haber alma özgürlüğünün en önemli unsuru olduğunu söyleyen Yeşilboğaz basının hem Uluslararası İnsan Hakları Beyannamesi’nde hem de Anayasa’da geçen bir olgu olduğunu hatırlattı. Gazeteciliği avukatlık mesleğine benzeten Yeşilboğaz gazetecilik mesleğini belirli bir standartta tutamamanın örgütlenmeden kaynaklandığını söyleyerek şunları ifade etti; “Bizim yazılı kanunlarımız vardır. Hem baro kanunlarında hem de avukatlık meslek ve etik kurallarında. Bizim kurallarımız belirlenmiş olduğu için basındaki kurallardan çok daha katıdır. Gazetecilikte mesela ticaret yapamaz diye bir ibare yoktur ve şu anda basın büyük oranda sermaye sahiplerinin elinde. Gerçekten gazetecilik yapmak isteyip de basın-yayın organlarını elinde tutan insan çok azdır. Bu durum yazılı kuralların olmamasından Kaynaklanmakta. Biz de tacirlik yapmak yasaktır. Benim avukatlık levham ve bürom olduğu sürece gidip bakkal dükkanı açamam. Bizde mesleğin itibarını korumak için bu yasaktır. Gazetecilikte meslek itibarını koruyacak kurallar konuşuluyor ama siz de bu bağlamda bir sıkıntı var. Biz de önce barolar kuruldu ve sonra da barolar birliği kuruldu ama gazetecilikte böyle bir yapı yok. Bir şehirde birden fazla gazetecilik cemiyeti kurulabiliyor. Bu bağlamda yazılı kurallarınızın ve bir otokontrol sisteminin olmamasından dolayı bir sıkıntı var. Bu sıkıntı nasıl giderilebilir ona bakmak lazım. Bizde bir yapı var ve bu yapının altında kurallar vardır ve herkes ona uymak zorundadır. Kurumsal anlamda bir yapı oluşturulabilirse bir denetleme mekanizması ortaya çıkabilir. Şu anda böyle bir mekanizma yok ve çok kimse de bu işlerin üzerine gitmiyor.” dedi. Bu bağlamda bir üst yapı kurularak ve her ile şube verilerek kurulacak bir yapının bu görevi yerine getirebileceğini söyleyen Yeşilboğaz konuşmasının devamında Uluslararası İnsan Hakları Beyannamesi’nin 19. maddesinde belirtilen gazetecilik tanımı ve görevlerinden örnekler vererek gazeteciliğin mesleki etik standartları ile ilgili görüşlerini paylaştı.
Deklarasyon hazırlanması
Toplantının sonunda, ilerde izlenecek yol haritasına bir temel oluşturması için gazetecilik mesleğinin durumu ve mesleğin etik ve mesleki standartlar doğrultusunda gerçekleştirilmesi konusunda UGC Mersin Şubesi'nin alacağı duruş ile ilgili bir deklarasyon hazırlanmasına ve bunun kamuoyuna duyurulmasına karar verildi.
Yorum Yazın