Mustafa Fındık / Gazeteci Yazar
Türk Milliyetçiliğinin, Ülkücü Hareket’in siyasi sahadaki yegane temsilcisi olmak iddiasındaki Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Yönetim kadroları, adeta Milliyetçi Hareket Parti’sini Türkiye Siyaset Sahnesinden silmek istercesine bir tavır sergilediği izlenimini vermektedir.
1948 yılında büyük devlet adamı ve kumandan Mareşal Fevzi Çakmak’ ın kurduğu Millet Partisi (daha sonra CKMP)1965 yılında Merhum Alparslan Türkeş ,Dündar Taşer, Muzaffer Özdağ Ahmet Er öncülüğündeki “ Türkçülük davasına gönül vermiş kişilerin partiye katılmasıyla “ Türkçülük Ülküsünü siyasi bir aksiyon haline getiriyordu. Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi(CKMP) 1969 Adana Kurultayında merhum Alparslan Türkeş, Dündar Taşer ve arkadaşları tarafından hazırlanan tüzük, amblem ve isim değişikliği teklifi ile “Milliyetçi Hareket Partisi” adını aldı. “Türkçülük akımını siyasi bir aksiyon haline gelmesiyle “ Türk siyasi hayatında temsil edilmeye başlanan
Türkçülük, başta büyük dava adamı Dündar Taşer’ in gayretleriyle sayıları milyonlarla ifade edilen ÜLKÜC0 GENÇLER , Türk fikir ve siyaset hareketine “ milli bir duruş sergileyen vatan ve millet birliği için ölümü bile göze alan” gözü pek bir nesil yetişmesine öncülük etmiştir.
68 kuşağı ve 78 kuşağı olarak anılan gençler içerisinde Ülkücüler, başta Komünizm olmak üzere her türlü İZM’ e karşı milli bir direniş sergilemiş “Her şey Türk için, Türk’ e göre ve Türk tarafından “ şiarıyla hareket ederek geniş halk kitleleriyle Türkçülük/ Ülkücülük fikrini buluşturmuşlardır.
Başbuğ Alparslan Türkeş’in öncülüğünde bir araya gelen “bir avuç idealist TÜRKÇÜ” kişinin Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’ (CKMP) ne intisap etmesiyle “ Türkçü Siyaset Anlayışının “ Türkiye sahnesinde temsil edilmeye başlanmıştır.
Türk Milletini ilimde, teknikte, san’ atta, medeniyette, modern milletlerin en ön Safına taşımak, Yurt içinde ; “Türk Milleti’ nin değerleriyle, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin değerlerini buluşturmak” , vatandaşlarımız arasında ayırım gözetmeksizin kardeşlik hukukuna dayalı adil bir düzen oluşturmak, dışarıda ise ; milli bir dış politika izleyerek başta Kıbrıs ve Türkiye dışında yaşayan soydaşlarımız ile ilgilenip ‘ mümkün olan en elverişli işbirliği imkanlarını tesis etmek’ dış siyasette onurlu, binlerce yıllık devlet geleneğimize uygun, mazlumdan yana, haksızın karşısında ilkeli bir siyaset gütmek gayesi başlıca motivasyonu oluşturmuştur.
Hareketin hedefini ,”Yeniden Maneviyata Dönüş” olarak deklare eden Alparslan Türkeş , Türkiye’yi çağlar üzerinden sıçratarak modern milletlerin en ön safına taşımayı hedefliyordu…
Bu hedef büyük Atatürk’ ün “ Muasır Medeniyetler Seviyesi” olarak ifade ettiği ülkü ile de bire bir örtüşüyordu.
MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ TÜRKİYE’ Yİ YÖNETMEK İDDİASI VE İDEALİNDEN VAZGEÇEMEZ…
Milliyetçi Hareket Partisi’ nin bugünkü yönetimi 1975 .Milliyetçi Cephe (MC) Hükümeti kurulurken üç milletvekiline sahip Alparslan Türkeş liderliğindeki MHP’ nin kurulan koalisyon hükümetinde iki bakanlık ile temsil edildiğini, 1977’ de kurulan koalisyon hükümetinde ise 16 milletvekili ile 5 bakanlık aldığını hatırdan çıkarmamalıdır.
MHP yönetimi iddiasız, cılız, çekingen “ ülkücü gelenekten uzak, ortak hafızadan yoksun” bir yönetim anlayışı ile acaba hangi gayeye hizmet etmektedir, amaç , “MHP’ sini Türk Siyasi Hayatından silmek” olmaması gerektiğine göre hedef nereye varmaktır?
MHP TİTREYİP KENDİNE GELMELİDİR!…
Evet titreyip, silkinip aksiyona geçmenin zamanı geldi de geçiyor bile.
- [ ] MHP yönetiminin Türk Milleti’ nin bekası ile ilgili bir kaygısı, tasası varsa önce, “Milliyetçi Büyük Türkiye” idealine sahip çıkması,var olan kadroları, ‘aksaçlıları’,
- [ ] gençleri, ihtiyar delikanlıları Turancıları, Türkçüleri Ülkücüleri , Türkiye ve Türklük sevdalılarını, Reisleri, Yusufiyelileri“ bir araya toplamalı gerekirse günlerce sürecek kurultaylar düzenleyerek; Türk Dünyası için merhum İsmail Bey Gaspıralı’nın işaret ettiği gibi ‘ dilde, fikirde, işte birlik’ öncelikle ülkücüler arasında tesis edilmelidir.
- [ ] Milliyetçi Hareketin “sembol isimleri” yeniden davet edilmeli, ülkücü gelenekten gelen kişilere itibar edilmeli, fikir ve görüşlerinden faydalanmak cihetine gidilmelidir.
- [ ] MHP’ nin bugünkü yöneticileri , Türkiye Cumhuriyetinin resmi ideolojisi olan, Mustafa Kemal Atatürk’ ‘ün benimsediği , Kendisinden “ fikirlerimin babası “ olarak bahsettiği ; Ziya Gökalp, Fuat Köprülü , Hamdullah Suphi, Yusuf Akçura, Ömer Seyfettin’ in edebi ve fikir altyapısını oluşturduğu , Abdullah Suphi Tanrıöver’ in (Türk Ocaklarını kurarak) teşkilatlanma altyapısını oluşturduğu, Nihal Atsız, Nejdet Sançar ve daha nicelerinin bayraklaştırdığı Türkçülük ile bir problemleri yoksa, “siyasi partilerin varoluş sebebi olan” ülkeyi yönetmek iddiasını sürdürmeli Türkçü-Milliyetçi bir siyasi yapı olarak Cumhurbaşkanı adayını çıkarmalıdır.
- [ ] Eğer , “Siyasi konjonktür” MHP’ nin Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday çıkartmamasının “ Ülke çıkarları bakımından” bir başka parti ile “ işbirliği “ yapılmasını gerektiriyorsa, o taktirde işbirliği yapılacak parti ile bir koalisyon protokolü imzalanmalı cumhurbaşkanı yardımcılığı ve bakanlıklar ile “ Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin ruhuna uygun” bir şekilde ülke idaresinde yer almak hedefi güdülmelidir.
- [ ] Merhum Alparslan Türkeş’ in sağlığında daima “ siyasal ağırlığı” sayısal ağırlığından üstün olan Milliyetçi Hareket Partisi, bir başka “siyasi yapının” yedeğinde olmaya rıza göstermemeli, “ eşit ortak olarak” şartları belirleyenlerden biri olmalıdır. Milliyetçilik akımlarının bu denli “ serpildiği” bir konjonktürde MHP, mutlaka devletin yönetiminde söz sahibi olmak gayretini göstermelidir.
- [ ] Türkiye Cumhuriyeti Devleti “Milliyetçi Kadrolar tarafından” yönetilmeye her zamankinden daha fazla muhtaçtır.
- [ ] Türkçü/Ülkücü kadrolar ve “ dava şehitlerimiz” başta olmak üzere geniş halk kitleleri de “ yetki ve etki sahibi “ olan yönetim kadrolarından bu mesuliyetlerinin idrakinde olmalarını beklemektedir.
Yorum Yazın