Tevfik ŞENDÖL/ MÜNİH
Dünyanın en önde gelen Türkoloji bölümlerinden biri olup 1940’larda kurulmuş olan Münih Türkoloji Bölümü başkanlığına Yıldız Teknik Üniversitesinde görev yapan Prof. Dr. Mehmet Hacısalihoğlu davet edildi. Bölüm başkanlığının beş yıllık bir süre için boşalması üzerine gerçekleşen bu daveti kabul eden Hacısalihoğlu Ekim 2022’de Münih’te vekil profesör olarak göreve başladı.
Prof. Dr. Mehmet Hacısalihoğlu, Balkan ve Doğu Avrupa tarihi ve siyaseti uzmanıdır. İlk ve orta öğrenimini Trabzon ve Ordu'da tamamladı. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde tarih okudu. Münih Üniversitesinde Doğu ve Güneydoğu Avrupa Tarihi alanında yüksek lisans ve doktora yaptı. 2003'te Yıldız Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde yardımcı doçent olarak çalışmaya başladı. 2008’de doçent, 2014’te profesör oldu. Aynı üniversitede Balkan ve Karadeniz Araştırmaları Merkezi (BALKAR)’nin kuruculuğunu yaptı. BALKAR bünyesinde yüzlerce sempozyum ve yayın etkinliği gerçekleştirdi. Balkan ve Karadeniz Araştırmaları Dergisi (Journal of Balkan and Black Sea Studies)’nin kurucusu ve baş editörüdür. Çalışmalarında bölge dillerini de kullanan Hacısalihoğlu’nun Balkan ve Karadeniz bölgesi tarihi, Osmanlı / Türk tarihi ve siyaseti alanında çok sayıda çalışması yayınlandı. Yıldız Teknik Üniversitesi Senato üyeliği, Atatürk Araştırma Merkezi (Ankara) bilim kurulu üyeliği gibi görevlerde bulundu.
Münih Üniversitesi Türkoloji Bölümünün Türk tarihi çalışmaları ve Almanya’daki Türk diasporası açısından önemi hakkında kendisine sorduğumuz soruya Hacısalihoğlu şu şekilde cevap verdi:
“Münih Türkoloji bölümü tanınmış Osmanlı tarihçisi Franz Babinger tarafından kurulmuş, çok değerli Osmanlı tarihçilerinin görev yaptığı bir bölümdür. Böyle bir bölümde profesör olarak görev yapmayı severek ve heyecan duyarak kabul ettim. Böyle bir bölümün Münih’te bulunması özellikle Almanya’daki Türk diasporası açısından büyük bir şans. 15-20 yıl aradan sonra tekrar Münih’e döndüğümde ismi Türkçe olup maalesef benimle Türkçe konuşamayan çok sayıda gençle karşılaştım. Türkçenin kaybının bu kadar hızlı gerçekleşmesi beni hem çok şaşırttı, hem de çok üzdü. Böyle devam ederse bir yirmi yıl daha geçtiğinde Türkçe konuşamayanların sayısı Türkçe konuşabilenleri geçer diye endişeliyim. Türkoloji bölümü tam da Osmanlı-Türk tarihini bilimsel metotlarla öğrenme imkanı sunuyor. Yalnızca Türkçe değil, Osmanlı dönemi belgelerini okumak için gerekli Osmanlıca da öğretiyor. Ayrıca Türk dünyası hakkında çalışmalar yapmak için de örneğin Kazakça derslerimiz var. Bölümümüzün bulunduğu Yakın ve Ortadoğu Enstitüsünde ayrıca Arapça, Farsça ve İbranice de öğretiliyor ve o alanlarda da uzmanlaşma imkanı var. Sosyal bilim alanlarına ilgi duyan gençler için olağanüstü fırsatlar sunan bir enstitüyüz.
Fakat buraya geldiğim günden beri yine üzüntü duyduğum konulardan biri de bölümümüzde Türk öğrencinin çok az olmasıdır. Türk gençlerine, anne-babalara sesleniyorum: üniversite okuyan herkesin mühendisliğe yönelmesi gerekmiyor. Toplumun iyi tarihçilere, edebiyatçılara, sosyologlara da ihtiyacı var. Binlerce mühendisin yapamayacağını bir tarihçi yapabilir. Ne yapabilir? Almanya’daki Türk diasporasına kendi tarihini kültürünü öğretebilir. Bugün, Türkiye’de İlber Ortaylı’nın kamuoyunda ne kadar büyük yere sahip olduğunu görüyorsunuz. Neden Almanya’daki Türk toplumunun da böyle tarihçileri, kanaat önderleri olmasın? Bu imkan var ve bu çok çok önemli bir konu.”
Hacısalihoğlu’na burada ne kadar kalacağı ve hedeflerinin neler olduğunu sorduk. Sorumuza şöyle cevap verdi:
“Toplamda beş yıllık bir süre için bu görev bana tevdi edildi. Bu beş yılı çok iyi değerlendirerek iki şeyi başarmış olmayı temenni ediyorum. Birincisi buradaki Türkoloji bölümünün güçlendirilmesi, öğrenci sayısının artırılması ve uluslararası tanınırlığına katkıda bulunmak. İkincisi ise Almanya’daki Türklerin bu bölüme daha fazla sahip çıkması, bölüm olarak tercih etmesi ve aralarından iyi Türkologların yetişmesi. Bu amaçla her fırsatta kendimi buradaki Türk toplumuna tanıtmaya çalışıp bölümüm hakkında bilgilendiriyorum. Umarım bu hedeflerimi gerçekleştirmem mümkün olur.
Bunun yanında kendim için de hedeflerim var elbette. Çalışmalarıma Münih’in sağladığı imkanlarla yenilerini eklemek ve uzmanlık alanıma özgün katkılarda bulunmak, master ve doktora öğrencileri yetiştirmek, uluslararası akademik etkinlikler organize etmek vs. Bakalım, gayret bizden takdir Allah’tan!”
Yorum Yazın